10 Ocak 2016 Pazar

Fallout 4 Detaylı İnceleme


Nan-ni Shimasho-ka ?

Fallout 4 Hasretle süren bekleyişin ardından raflarda ve bilgisayarlarımızda ki yerini aldı. Fallout 3 ve DLC'lerinin oyuncuyu uzun günler boyunca bilgisayarlara esir ettiği o aç susuz ve heyecan dorukta günlerin ardından Fallout 4 ile yine nükleer kıyametin kalıntıları arasında yaşam mücadelesi vermeye hazırız..


Bizleri özenle hazırlanmış bir sinematik karşılıyor ve insanlığın nükleer yıkım öncesi seçimleri ve sonuçları kısaca özetleniyor. Videonun ardından karakterimiz tuvalet aynasına bakan yüzü ile bizi karakter yaratma ekranında karşılıyor. Karakter yaratma ekranı gayet güzel ve detaylı düşünülmüş. Dövmeden yara izine kadar her türlü detayı uygulayabiliyorsunuz. İsterseniz obez isterseniz sıska isterseniz body hocası kıvamında bir karakter yapabilirsiniz. Grafikler fallout 4 ile birlikte gerçekten aşmış. Gözler o kadar gerçek duruyor ki ilk etapta insan şaşırıyor. Karakteri istediğimiz şekilde hazırladıktan sonra oyuna devam ediyoruz. 


Aklıma ilk gelen burasının bir Vault olabileceği idi. Pencereden dışarıya baktığımda ve evin yapısını gördüğümde gerçekten heyecanlandım. Çünkü şimdiye kadar Fallout'da nükleer kıyamet öncesiyle ilgili bir kaç görüntü ve fotoğraftan fazlasına ulaşamıyordunuz. Fallout 3'ü oynayanlar bilirler keşfettiğiniz bir Vault'da koltuklarda uyutulan insanlar, beyinlerinde, nükleer kıyamet öncesi hayali bir amerikan mahallesinde huzur içinde yaşıyorlarmış algısı yaratılarak dış dünya ile tüm bağlarını koparmışlardı. Sizde bu cihazlara bağlanarak insanları uyarıp bu sahte rüyadan kurtarmaya çalışıyordunuz. İşte Fallout 4'ün ilk dakikaları tıpkı o mahalleye benzeyen bir yerde başlıyor. Kahramanımız bir çok amerikan erkeği gibi o savaş senin bu savaş benim görev almış eski bir asker. Eşi ve bebekleri Shaun ile birlikte nükleer savaşın bir yandan devam ettiği Dünya'da, kısmen huzur dolu hayatlarına devam ediyorlar. İlk etapta bu dünyada bir kaç görev yapabilecekmiyiz yoksa klasik fallout giriş sahneleri gibi fırtına öncesi sessizlik mi sorusu kendisini bir süre sonra rutin fallout havasına bıraktı ve kapımıza gelen vault-tec çalışanı imzalatmak için getirdiği evrakla devlete hizmetlerimizden ötürü seçildiğimizden, nükleer saldırı riskinden ve Vaultlardan bize kısaca bahsetti. Ardından Vault 111'de bize özel ayrılan yer için imza istedi. Gelen ekranla birlikte karakterimiz güç,denge,bakış açısı gibi temel özelliklerini düzenleyerek evrakı teslim ediyoruz ve olaylar gelişiyor. Hanımla birlikte beşikteki bebeğimizle ilgilenirken televizyondaki haberle irkiliyoruz ve Huzur dolu mahallemiz bir anda hareketleniyor. 


Burada nükleer kıyametle ilgili küçük bir bilgilendirme var. Amerika gibi başkalarının iç işlerine karışmaya meraklı, huzur ve adalet adına savaş açıp ülkelere hunharca giren bir ülke oyunlara da el atmış sanırım ve küçük düzenlemeler yapmışlar. Çin lafını duyuyoruz ilk defa ve Komünist Çin'in yaşadığımız mahalle ve tüm Commonwealth' e yapacağı nükleer saldırıyla birlikte yeni oyunumuzun başlangıç ve kırılma anını öğreniyoruz. Burada müthiş bir algı oyunu görmek mümkün. Commonwealth olarak bildiğimiz oyun haritamız, eski ingilizce ve demokratik devlet veya ortak çıkarlar için bir araya gelmiş ingiliz milletler topluluğunun da eski adı. Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombalarını komünistler attı da biz mi bilmiyoruz Yankee kardeş. Komünizm üzerine genç dimağlarda oynanan bu algı oyununu oyun boyunca küçük detaylarda görmeye devam ediyoruz. Hemen tüm kapalı mekanlarda American Flag itemini de eski fallout'a göre sık sık görmek mümkün. Ayrıca yine oyunda karşılaşacağınız bir kaç görevde çin ve rus hükumetinin Commonwealth i sürekli izlediği ve casusluk faaliyeti sürdürdüklerini anlıyoruz. Örneğin bir çin denizaltısının amerikan hükumetini izleme ve gemilerini yok etme göreviyle Commonwealth açıklarında dolanırken nükleer saldırıya maruz kalarak karaya vurmasıyla, saldırı sonrası radyasyon nedeniyle ghoul'a dönüşen denizaltı komutanından öğreniyoruz. Yine bir başka görevde rus gizli tesisini keşfediyoruz. Tüm bu algı oyunlarını Holywood un emperyalizm propagandası sinemasında bol bol görmek mümkündü. Ancak Fallout gibi bir efsaneye de el atmış olmaları, sloganı “war never changes” olan, ülkeler ve devletlerden çok insanlığın kendi kıyameti olduğundan dem vuran, nükleer kıyamet sonrası atom bombasına hatta radyasyona tapanların ortaya çıkabileceğini bizlere gösteren Fallout a bulaşması kötü olmuş. Fallout 5 de bu hatların daha da keskinleşeceğini düşünüyorum şimdiden söyleyeyim. 


Televizyondan üzüntü ile duyurulan nükleer saldırı haberinin ardından süratle kaydımızı az önce tamamladığımız Vault 111'e doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca, bavulunu taşımaya çalışan, yaklaştığınızda “aracımızda yer yok” diye sizi tersleyen, panik içerisinde birbirine sarılan mahallelilerle karşılaşıyoruz. Askerler size gideceğiniz rutu işaret ediyorlar. Olur da yoldan çıkarak uzaklaşırsanız hop bir parlama oluyor ve bomba patlıyor. Bizim gibi seçilen birkaç aile ile birlikte askeri geçiş noktasından Vault 111 asansörüne kendimizi atıyoruz. Ve atom bombasının düşmesiyle oluşan o ünlü duman bulutu ve ardından yayılan öldürücü basınç dalgasından kıl payı kurtularak Vault 111 e giriş yapıyoruz. Mavi Vault giysimizi giyiyoruz, görevlilerin açıklamalarını dinliyoruz ve bizleri yönlendirdikleri kapsüllere doğru yol alıyoruz. Böylece oyunun sinematik kısmı sona eriyor. Yani hiçbir şeye müdahale edemeden sadece akışa uyup çevreyi gözlemleme şansı bulduğumuz kısmı. Birkaç ara sinematikten sonra uyandığınızda, sizi dondurduklarını ve yaklaşık olarak 210 sene sonra uyandığınızı fark ediyorsunuz. Commonwealth artık eskisi gibi değil.


Oyunun temel senaryosu, kaçırılan oğlunuz Shaun üzerinden şekillenmekte. Amacınız kaotik ve acımasız fallout dünyasında oğlunuza sağ salim kavuşmak. Fallout 3 de babamızı arıyorduk şimdi oğlumuzu arıyoruz. Aile bağları konusu oyuncuyu oyuna bağlamakta her zaman iyi bir seçim. Oyun haritası Fallout'3 den farklı olarak şehir çatışmalarına uygun tasarlanmış. Bir önceki oyunda daha çok çöller, kurak araziler, vadiler vardı ve bol bol mutasyona uğramış akrep ve karınca öldürüyorduk. Fallout 4'de ise çoğunlukla harabe olmuş kasaba ve şehirlerin sokaklarında yağmacılarla ve mutantlarla savaşıyoruz. Fallout 3 e göre 4'ün haritasında şehirleşme bir hayli fazla.

Şimdi de biraz yeni oyunla birlikte Fallout 4'de gördüğüm değişikliklerden bahsetmek istiyorum. Oyunda ki rutin görevlerde ki artış ve çeşitlilik dikkatimi çekenlerden oldu. Ana ve yan görevlerden bağımsız olarak sürekli tekrarlanan bu rutin görevler bir süre sonra monotonlaşıyor. Oyunda ki her tarafın kendisine özel rutin görevleri bulunuyor. Silah ve zırhlar da yapabileceğiniz yükseltmeler çok çeşitli. Robotlardan mutantlara, Synthlerden insanlara kadar her tip yoldaş alabileceksiniz. Yeter ki haritada keşfedin Oyunun ilk saatleri biraz zor geçecek çünkü daha level 4 ken bir Behemot la karşılaşma ihtimaliniz Fallout dünyasında hep var. Level olarak sizden çok yüksek bir düşmanla karşılaştığınızda üstünde bir kuru kafa simgesi görünür. Bu kuru kafa, düşmanın sizin level'inize göre ölümcül olabileceği anlamına geliyor. Böyle bir durumda iki seçenek var becerebiliyorsanız ve silahlarınıza güveniyorsanız gizlilikle öldürmek ya da süratle oradan topuklamak.

Silah yükseltmeleri söylediğimiz gibi çok çeşitli. Aynı silaha farklı yükseltmeler yaparak birbirinden tamamen farklı özelliklerde yeni silahlar kurgulayabiliyorsunuz. İsterseniz yükselttiğiniz bu silahın ismini de değiştirebilirsiniz Zırhları iki kategoriye ayırabiliriz. Tek parça olan zırhlar ve zırh parçalarıyla giyilebilen zırhlar. Nasıl oluyor derseniz açıklayayım. Bazı zırhları giydiğinizde kafa zırhı dışında üzerine parçalar halinde bulabileceğiniz kol zırhı, bacak zırhı gibi eklentileri takamıyorsunuz. Bu zırhlar elbise gibi tek parça olarak giyiliyor ve eğer atölyede yükseltebiliyorsanız tek parça olarak yükseltiliyor. Diğer zırhlar (örneğin vault kıyafetleri gibi) öldürdüğünüz düşmanlardan ve traderlardan alabileceğiniz ek parçalara uygun oluyorlar ve bu parçaları yükselterek çok çeşitli bir zırh kategorisi yapmanıza olanak sağlıyorlar. Zırhlara yapacağınız yükseltmeler GÜÇ, DENGE, ŞANS, TAŞIMA KAPASİTESİ gibi temel özelliklerinizi geliştirebiliyor. Düşmanların bazıları ölmeye yakın evriliyorlar yani daha da güçlenerek size yeniden saldırıyorlar, Legendary enemy dediğimiz bu düşmanları öldürdüğünüzde size eşi olmayan özel yıldızlı silahlar, zırhlar, zırh parçaları veriyorlar. Eşsiz demişken silah her zaman bulabileceğiniz bir silah olabiliyor ancak ekstra bir özelliği bulunuyor. Örneğin, Mutasyona uğramış güçlü düşmandan yine Hunting Rifle düşüyor ama mermisi düşmana ekstra “alev hasarı” veriyor ve düşman alev alıyor gibi.


Gelelim Power Armor'a ve yeni geliştirmelere. Power Armor'u eski falloutcular bilirler. Sadece Brotherhood of Steel'in Teçhizatları arasında bulunan bu zırhlar, oyundaki en büyük korumayı sağlayan aksesuarlardır. Eski oyunlarda power armor giymek için özel bir eğitim almanız gerekiyorken tamamen değişen ve geliştirilen Fallout 4 de yepyeni bir konseptle karşımıza çıkıyorlar. Artık Elbise gibi hop üzerine tıklayıp giyemiyoruz. Şanına yakışır şekilde nükleer bataryasını taktıktan sonra tabir yerindeyse Power Armor'a çıkıyoruz. Birbirinden çeşitli bir çok yeni özellik eklenen Power Armorlar oyundaki en büyük yardımcımız olacaklar. Tabi bol bol Fusion Core bulmamız şartıyla. Fusion Core'lar Power Armorların çalışmasına yarayan bir nevi nükleer bataryalar ve haritada çok sık karşılaşmıyorsunuz. Traderlardan almak için de çok para biriktirmeniz gerekiyor çünkü biraz pahalılar. Olur da oyunun başlarında bir DeathClaw ile karşılaşırsanız Power Armor neredeyse şart gibi. Bu arada, oyundaki düşmanların savaş mekanikleride yenilenmiş. Oyundaki en korkutucu düşmanlardan olan DeathClawlar artık sadece size pençe atmıyorlar, yeterince yaklaşırlarsa sizi tutup yerden yere vuruyor hatta üzerinize çıkıp pençeliyorlar.


Oyuna bir çok farklı yaratık eklenmiş. Aklıma gelenler arasında mutasyon geçirmiş geyikler var. Geyikler, Rusya ve Japonya da nükleer kazalar sonrası o bölgede doğmuş mutasyon geçirmiş bebek ve çocuk fotoğraflarını andırıyor. Yine ayılardan mutasyona uğradığını düşündüğüm Yao Guai'ler var ki mermiyi yiyorlar bildiğin. Ne var ne yok boşaltıyorsun üstüne zor ölüyorlar.


Süper Mutantlar genelde yalnız gezmiyorlar. Yanlarında mutasyona uğramış dev köpekleri var ve bu köpekler sizi gördüklerinde korkutucu bir kükremeyle herkese haber veriyorlar.


Ghoulların tasarımı Fallout 3 e göre bir hayli geliştirilmiş. Çok daha korkutucu görünüyorlar.
Yoldaşlarınızın yani oyunun deyimiyle companion larınızın her biri size özel perkler kazandırıyorlar. Buna özellikle dikkat etmenizi öneririm. Yoldaşlarınızdan bu perkleri kazanmak için bir süre onlarla yolculuk etmeniz ve kararlarınızla onları mutlu etmeniz gerekiyor. Size güvenleri tamamen artınca bir çok avantaj kazandıran perklere kavuşuyorsunuz.

Fallout'un temel kurgusu, nükleer kıyamet sonrasını müthiş bir görsel zarafetle resmederek, bu dünya içerisinde birbirinden farklı ırk, inanış, yaşayış ve beklentiler içerisinde olan taraflar arasındaki sosyal, siyasi çıkar ilişkileri ve dengelerdir. Bu durum hiçbir fallout da değişmez. Belli başlı büyük ve güçlü tarafların dışında bölgesel irili ufaklı bir çok dışa kapalı komün oyun içinde bulunur. Ve siz tüm bu taraflar arasında ya birisine dahil olup otomatikman geri kalanlara düşman veya mesafeli olursunuz ya da dengeli bir oynayışla kendi yolunuzu çizersiniz, böylece hepsinden gelecek görevleri yapma şansınız olur. Fallout 4 de dahil olabileceğiniz dört büyük taraf bulunmakta. Bu tarafların kimisi birbiriyle ölesiye düşmanken kimisi birbirine mesafeli ve uzak. Bunlar; MINUTEMAN, RAILROAD, THE INSTITUTE ve bir Fallout klasiği olan BROTHERHOOD OF STEEL. Tarafları kısaca ele alalım;

Preston Garvey
MINUTEMEN: Commonwealth üzerinde yaşam mücadelesi veren toplulukları Raiderlar, Süper mutantlar vb. bir çok yağmacı, hırsız ve katillerden oluşan düşmanlardan korumayı amaç edinmiş bir oluşum. Bir nevi milis savunması örgütü. Fallout 4 de 3'ün aksine yöre halkını koruyacak bir oluşum yok, 3'de ordular vardı 4'de tam bir kaos havası hakim. Katiller, hırsızlar ve yağmacılar bölgede cirit atıyorlar. Minutemen bu boşluğu doldurmak için ortaya çıkmış. Ancak bizim dondurucuda olduğumuz yıllarda yaşanan büyük bir savaş sırasında generalli öldürülmüş ve o günden sonra git gide azalıp dağılarak bölgede kontrolü ve güvenliği kaybetmişler. Tarihe baktığımızda Minutemen ismini yine görmek mümkün. Minutemen dediğimiz oluşum tıpkı oyunda gördüğümüz gibi Amerikan Sivil Savaş'ı döneminde çoğunluğu ingilizlerden oluşan ve ismini çok hızlı organize olup müdahale etmelerinden alan milis topluluklarından alıyor. Çoğu genç ve heyecanlı sivillerden oluşan bu gizli oluşum Amerikan Sivil Savaşı döneminde ortaya çıkmıştır. Oyunda tarihteki minutemen'e bol bol göndermeler var. Giyimlerinden isimlere kadar.





THE INSTITUTE: Enstitü, Commonwealth halkına korku salan teknolojik olarak çok ileri gizli bir örgüt. Bu örgüt insanları kaçırarak deneylerinde kullanıyor ve hiç bir şekilde ulaşılamıyor. Karargahı neresi, kim yönetiyor, hakkında hiç bir bilgi bulunmuyor. Kaçırdığı insanları cyborglere dönüştüren bu örgüt, oyundaki en güçlü taraf olarak karşımıza çıkıyor. Enstitü sayesinde oyunda synth adı verilen yeni bir yaşam formuyla da tanışmış oluyoruz. Synthler normalde insandan çok daha hızlı ve güçlü insan iskeletine sahip robotlar olarak geliştirilmiş ancak yıllar süren araştırmalar sayesinde Enstitü gerçek insan denekleri kullanarak tamamen insana benzeyen insan-robot karışımı Synthler üretmeyi başarmış ve teknolojide geldiği bu noktada synthleri geleceğin toplumu olarak görmek gibi Tanrısal bir role bürünmüş.





Desdemona
 RAILROAD:Railroad, Fallout 4 ile birlikte ilk defa karşılaşacağımız Institute'e tepki olarak doğmuş gizli bir organizasyon. Amaçları institute'ü yok etmek ve sivil halkın düşmanlığı ile institute arasında sıkışıp kalmış Synth'leri kurtarmak. Synthler institute tarafından üretilen yeni bir yaşam formu. Bu cyborgler insana dair her şeye sahipler. Görünüşlerini insanlardan ayırmak neredeyse imkansız. Enstitünün acımasız deneyleri sonucu üretilen bu insan-robot karışımı canlıları yerel halk düşman olarak görüyor. Haksız da sayılmazlar çünkü Enstitü suikastlerini synthler aracılığıyla yapıyor ve sıklıkla kaçırdığı insanların yerine synthleri koyarak halkın arasına sızma yapıyor. Bu da halkı paranoyaya sürüklemiş. Bir kısmı neler döndüğünden habersiz olan bu cyborgleri Enstitü'nün elinden kurtarmak Railroad'un öncelikli görevi. Oyunda ilerledikçe fark ediyoruz ki Railroad'un ekibinin büyük çoğunluğu da Enstitü'nün elinden kaçmayı başarmış synthlerden ve doktorlardan oluşuyor.






BROTHERHOOD OF STEEL: Power Armor'un en çok yakıştığı adamlar bunlar. Fallout'un vazgeçilmezi ve en eski ve kadim topluluğu. Fallout 4'de eski oyunlara nazaran (eğer aralarına katılmazsanız) görevlerde daha az karşılaşacağımız Brotherhood of Steel i eskiden beri fallout dünyasını takip edenler zaten bilirler. “Bizden değilsen Bizim karşımızdasın” sloganının vücut bulduğu bu oluşum eski antik şövalye mitinin teknolojik imkanlarla harmanlanmasıyla hayat bulmuş gibi. Bir nevi fallout dünyasının katı askeri kolu olan bu oluşumda öncelik her zaman görevler ve ast üst ilişkileri olmuştur. Fallout 4 de de duruşlarını bozmadan devam ediyorlar. Commonwealth üzerinde yağmacılara ve kanunsuzlara karşı oyunun başlarında en etkin taraf olarak Brotherhood of Steel'i görüyoruz. Vertibird'leriyle tüm bölgeye hakim olan Knightların haritada ilerlerken tepenizden süzülüp ilerde konarak çatışmaya girdiklerine sık sık şahit olacaksınız. Fallout 4'de Brotherhood of Steel'e kolay lokma olan Raider ve Süper Mutantlar gibi yağmacılardan çok var. Ancak genellikle yağmacılar arasında en büyük tehdit olan Gunner'lara karşı savaşıyorlar. Gunner'lar bir nevi Raider'ların askeri eğitim almış, silah ve teçhizat olarak çok ileri versiyonları.


Oynanışa gelen yenilikler çok çeşitli. Ancak fallout da tamamen yeni gördüğümüz bir seçenek var ki henüz geliştirilmeye açık da olsa açık dünya tek kişilik oyunları sevenler için müthiş bir potansiyel ve gelecek vadediyor. Haritaya serpiştirilmiş halktan hayatta kalan insanların yaşadığı yaşam alanları bulunuyor. Siz bu bölgelerde yaşayan halka yardım edip güvenini kazandıktan sonra o bölgeyi yönetebiliyorsunuz. Yönetmek derken tamamen yeniden tasarlayabiliyorsunuz. Yatağından, sandalyesine, duvara astığınız resmine kadar. O bölgenin yiyecek, su, güvenlik, barınma gibi kaynaklarını karşılamak sizin işiniz oluyor. Bölgeyi temizlerken scrap dediğimiz tüm atıkları otomatik dönüştürerek deponuza kaynak olarak aktaran bu sistem sayesinde kendinizi bu bölgelerden sorumlu hissediyorsunuz. Sadece bölge değil, orada yaşayan halkın zırhları, silahları, görev dağılımlarına kadar her şey sizin kontrolünüzde. Eğer bölgeye gerekli yükseltmeleri yaparak Radyo istasyonu kurarsanız çevrede güvenli bir yuva arayan insanlara sinyal gönderiyorsunuz. Böylece kasabanızda konaklayan insan sayısı her geçen gün artıyor. Sayı arttıkça su, yemek, barınma ve güvenlik ihtiyacı da artıyor. Ve oyun birden simülasyona kayıveriyor. Bu harika sistemi oyuna yeni entegre ettikleri için tabi ki çok fazla sıkıntı mevcut ancak DLC'ler ve güncellemelerle üzerine giderlerse, görevleri bitirseniz bile başından uzun süre kalkamayacağınız uzun soluklu müthiş bir döngü oluşturabilirler. Oyun dünyasına aşina olanlar için şöyle açıklayayım, Sims yaşam simülasyon oyununun Fallout'a entegre edilmesi gibi düşünün. Yönettiğiniz bu kasabalar arasında ticaret yolları kurabiliyor, Klinikler, Barlar açabiliyorsunuz. Uzun vadede bu yeni sistemle ilgili şüphelerim mevcut, onları da açıklamak istiyorum. Günümüz Oyun dünyasında yapımcılar tek kişilik oyunların oyuncuyu gereğinden fazla uzun süre meşgul etmesini istemiyorlar. Bunun en büyük nedeni tabi ki gelir hesapları. Elder Scrolls Skyrim gibi bir oyunun bile multiplayer olarak hayatına devam etmesinin altında yapımcının kolay yoldan para kazanma planı yatıyor. Derin senaryolara sahip tek kişilik RPG yapımı bir hayli emek isteyen ve zaman alan bir iş. DLC'ler multiplayer ve ücretli serverlar derken yapımcıya hiç bir yeni şey üretmeden sürekli ve dönemsel gelir kapısı sağlıyor. Tabi ki buna karşı gelecek değilim, sonuçta bu şaheser oyunları satın almak yerine torrentlerden indiren çok büyük bir oyuncu kitlesi mevcut. Bu bağlamda Fallout 4 ile gelen bu özelliğin geliştirilmesi DLC olarak piyasa sürülen yeni itemler, kasabalara yeni güncellemeler ile mevcut olabilir gibi geliyor bana. Zaman gösterecek.



Fallout 4'ü yaklaşık bir ay boyunca günde ortalama 5-6 saat gibi oynama fırsatım oldu. Ana görevi ve karşılaştığım yan görevleri bitirdikten sonra listemde geriye sadece tekrar eden görevler kaldı ve başka oyunlara geçtim. Birkaç hafta sonra oyunu tekrar açıp haritada bir gezeyim dedikten sonra Vault 81 i keşfettim. Evet ilk defa bir Vault'u ve içerisinde yaşayan insanları sağlıklı ve ayakta görmüştüm. Vault 81 sayesinde ilk defa bir vault içerisinde nükleer kıyametten hayatta kalmış ve dış dünyaya kapalı radyasyon bulaşmamış kalabalık bir toplulukla karşılaşmıştım. Ve bu sayede yeni bir çok görev alma şansım oldu. Sonuç olarak Fallout dünyasında ne zaman nerede ne çıkacağını kestirmek mümkün değil. 

Yapımcılara Saygıyla.


OYUNUN ARTILARI- Grafik beklentisi oyuncular arasında değişse de ben müthiş buldum. Karakter tasarımları gerçekten çok güzel.
Savaş mekanikleri ve yapay zeka tatmin edici.
Oyuna gelen bir çok yenilik oyunun kendisine has atmosferini hiç bozmamış aksine yeni fallout severler yaratacak kadar iyi olmuş.
Seslendirmeler ve sesler harika. Terminatör adlı filmin müziğinide kullanmışlar, sanırım oyuncuların bilinçaltında synthlerle terminatorler arasında bir bağ kurması için yapılmış.

OYUNUN EKSİLERİ- Aslında piyasadaki RPG'ler arasında ilk 3'ün içerisinde senaryosu ve atmosferiyle rahatlıkla yer alan bir oyun olarak eksilerini saymak bana yapımcılara saygısızlık gibi gelse de bahsetmeden edemeyeceğim.
Optimizasyonla ilgili bir problem mi tam bilmiyorum. Steam'in forumlarında da bir çok oyuncu bahsetmiş ki açık alanlarda özellikle bol binanın bulunduğu yerlerde oyunda belirgin bir FPS düşüşü yaşanıyor, hatta neredeyse kısa bir süre donuyor oyun.
Oyunun ana senaryosu ve yan görevlerin süresi bana biraz kısa geldi. Tabi bu değerlendirmem eski falloutlara kıyasla yapılmıştır. Ortalama bir oyuncu için gayet makul ve çeşitli.
Oyuna yeni eklenen kasaba yönetimi ve tasarlama sistemi çok kısır kalıyor. Etkilerini belirgin bir şekilde hissedemiyorsunuz. Yaptığınız onca düzenlemenin geri dönüşü hissedilir değil. Suya yazı yazmak gibi. Bir süre sonra yatak sayısı, yemek ve su dışında gerisi boş geliyor.


KONSOL KOMUTLARI

RPG'lerde gerçek oyuncular hile kullanmaz. Bu benim keskin ve değişmez bir yargım. Ama Olur ya hile kullanma ihtiyacı hissedebilirsiniz. Oyunda görevleri bitirdikten sonra oyunun limitlerini görmek açısından konsol komutları size çok yardımcı olacaktır. Oyun hazırlanırken ki detayları konsol komutlarıyla bir başka açıdan görmeniz mümkündür. Ben böyle düşünüyorum. Fallout 4 ve konsol komutlarıyla ilgili ansiklopedi kalınlığında bilgi ve Doküman google'ın arama sonuçlarında zaten karşınıza çıkacak. Ben size spesifik ve ihtiyacınız olacaklardan ufak bir demeti not olarak sunmak istiyorum. İnternette Fallout 4 trainer adıyla dolanan linklere de itibar etmeyin. Hemen hepsi virüs ve trojandır. Sonuçta fallout konsol desteği olan bir oyun ve tüm ihtiyacınız olan konsol komutlarıdır.

TİM: Tim komutu Fallout'un değişmeyen ölümsüzlük hilesi “TGM”den farklı olarak hile yapana daha realist bir ortam vadediyor. Şöyle ki, TİM komutuyla enerjiniz azalmaya devam ediyor, Aksiyon puanınız ve cephaneniz de öyle. TGM ile ortak olan tek kısmı enerjiniz hiçbir zaman sıfıra düşmüyor yani ölmüyorsunuz. Tim komutu ile, zorlandığınız ve bir türlü geçemediğiniz yerlerde oyunda hile yaptığınızı daha az hissederek kendinizi kandırabilirsiniz.

TCL: TCL komutu bir çok usta oyuncunun da malumu olan collision dediğimiz hadiseye olanak sağlıyor. Yer çekimi ortadan kalkıyor ve bir kuş gibi hafif bir hayalet gibi şeffaf oluyorsunuz. Gökyüzünde yolculuk edip duvar ve kapılardan geçiyorsunuz. Olur da oyunda bir yerlerde sıkıştınız. Dışarı çıkamıyorsunuz, belki de bir bug keşfettiniz, TCL ile kurtulmanız mümkün.

TGP: TGP daha çok oyunu oyun tarzını sosyal medyada paylaşanların başvuracağı bir komut. TGP ile Oyun ekranı tamamen donuyor. Böylelikle çok güzel sahneler yakalayıp ekran resmi almanız kolaylaşıyor.

ADDITEM : additem komutu ile oyunda ihtiyaç duyduğunuz tüm eşya, silah ve zırhları deponuza almanız mümkün. İhtiyacınız olan internetten o eşyanın ID'sini yani item kodunu bulmak.
Örneğin: “additem 000000F 5000” beşbin caps yani fallout parası olan şu metal kola kapakları şu an cüzdanımda sıcacık beliriverdi.

COC QASMOKE : Bu komut sizi oyundaki tüm kitap, eşya, hammadde ve zırhların bulunduğu bir alana ışınlıyor. Yani kısacası oyunda sağda solda bulacağınız ne varsa hepsi bu bölgede kutuların içerisinde bulunuyor. Quest itemleri de buna dahil. Bu bölgeden tekrar çıkmanız PipBoy ile mümkün değil o nedenle yine ışınlanma komutu olan “coc” u kullanarak herhangi bir yerin konsol adını yazıp ayrılabilirsiniz. Örneğin Red Rocket Truck Shop için “coc RedRocketExt”

UNLOCK : Bu komut ile yeteneklerinizin yetmediği kasa ve terminallerin kilidini açmanız mümkün. Konsolu açıp unlock yazdıktan sonra açmak istediğiniz kasa veya terminalin üstüne mouse ile tıklamanız kafi. Ancak bu komut oyunun tüm zorlayıcı yanını ve görevler için keycard password arama heyecanını yitirdiği için kesinlikle tavsiye etmiyorum. Böyle yapacağınıza Yoldaşlarınızı kullanabilirsiniz. Örneğin Cait ile tüm zorluk seviyelerindeki kapı kilitlerini açabilirsiniz. Komut verin yeter. Birkaç denemeden sonra mutlaka açıyor. Yine dedektif Nick Valentine ile de tüm terminaller çocuk oyuncağı.

Özellikle belirtmek istiyorum ki eğer herhangi bir hile komutunu yönetmekte olduğunuz köylerden birisinde kullanırsanız o köyün pipboy üzerinde ki istatistikleri şaşıyor. Yani Pipboy daki Workshop sekmesinden köylerinizi kontrol ettiğinizde örneğin DEFENCE 5 görünüyor ve uyarı veriyor halbuki o köyde defansınız 30 larda gibi. Size önerim hile komutlarını sadece çok zor durumlardan kurtulmak için geçici kullanmanızdır. Ben kullanmadım mı? Kullandım ama sor neden kullandım. Ufacık bir odada bir Mother DeathClaw'la başbaşa kalınca ve defalarca estetik bir şekilde parçalara ayrılınca sinirlendim ve FatBoy'umla odada küçük bir Nagazaki felaketi yaratıp kendisini kuma çevirdim. Fatboy demişken Kellogs dediğimiz stealth boy bağımlısı psikopatla kapıştığımız sahne bir çoğunuzu zorlayabilir. Bu sizin o göreve gelene kadar karakteri ne kadar geliştirebildiğinizle de alakalı. Çünkü ana senaryo yan ve rutin görevlerden bağımsız olarak biraz hızlı ilerliyor. Olur da bu Kellogs bitirimini öldüremezseniz, hile değil ama bir tavsiye vermek istiyorum. Kellogs'a ulaşırken terminalden açacağınız bir depoda Fatboy'umuz pırıl pırıl yatıyor. Onu alıyoruz. Cephane olarak bu bölüme kadar hiç nuke bulmadıysanız yanında bir tane nuke ü hazır zaten. Kellogs ile diyaloğ bittikten sonra çarpışma başlamadan önce bir kaç kelime daha ediliyor, tam o sırada Kellogs ve avanesinden olabildiğince uzaklaşıp Fatboy'unuzu ateşleyin ve oda saniyeler içinde tertemiz olsun.
Başka bir tavsiye yine tecrübelerimden. Sanctuary Hills'e gelen bir tüccar var. İsmini tam olarak hatırlayamıyorum şu an. Bu tüccar biraz ters bir tip. Bununla ilk diyaloğunuzda bunu para vermeye zorla gibi “sarı” bir diyalog sekmesi çıkıyor. Bunu seçerseniz ve ikna olursa size az bir para veriyor. O dakikadan sonra bir daha bundan alışveriş yapamıyorsunuz ve sizi ne zaman görse laf sokup duruyor. Bununla da kalmadı benim oyunda. Fusion Core'u üzerinde unutup bıraktığım Power Armor'umu döndüğümde yerinde bulamadım. Bir de baktım arkasında yüklü ineğiyle zemini titrete titrete Power Armorlu biri koşuyor meğer benim zırhı çalmış uyanık kadın. Power Armor'u hiç bir zaman yakıt tankıyla birlikte bırakmamayı bana öğreten NPC dir o tüccar kadın.